5 Ekim 2011 Çarşamba

İstanbul Boğazı


Bu gün, İstanbul da çok güzel bir hava var. Güneş bütün haşmetiyle gökyüzün de yükselse de, gözünüzü kamaştıran ışığı, yavaş,  yavaş içinizi ısıtıyor. Sonbahar güneşinde ki hüzün, bundan olsa gerek.
Çevre yolunda, bu şekilde işe giderken, Gaziosmanpaşa sapağında bir anda, güneşin ışıklarının azaldığını, hissetmemle gözlerimi açışım bir oldu. Etraf da sis bulutları oluşmaya başlamıştı. Zavallı güneş, sise rağmen ışığını bana ulaştıracağım diye çabalıyordu. Ben bunları düşünürken, sis deryasının içine girmiştik bile, başımı her çevirdiğim yerden, süzülüp geçen beyaz bulutlara, hayranlıkla bakıyordum. Tabi bir güzelliği yaşarken diğer güzelliği kaybediyorsunuz, güneş ışınları artık hissedilmiyordu.  Fakat bu bulutların içinden çıkmak için müthiş mücadele veriyordu. Sanki bütün güçlüklere rağmen ben varım diyen haykırışını, zayıflayan ışıklarıyla dile getiriyordu.
Okmeydanı sapağına kadar beyaz tünelin içinde ilerledik. İçimi dolduran huzuruyla, güneş gücünü tekrar göstermeye başladı. Bir anda aklıma işe gitmemek, Beşiktaş’a sahile inmek geldi, güzel bir bardak çay ve bir sigara sonra serin ve sıcak İstanbul sabahında avare gibi dolanmak, sonbaharın tadını çıkarmak. Olabilirdi aslın da, neden olmasın. Bir anda benim hayatımda benim için çok önemli olan kişinin fabrika da olmadığını hatırladım, doğru ya, bugün günlerden Çarşambaydı. Onun duyduğu güveni zedelemek istemem. Büyük bir istekle fabrika ya gidiyorum.
Aslında bu yazıyı politik düşünce ile bölmek istemesem de, düşünmeden edemiyorum. Biz politikayla uğraşmasak ta o bizimle uğraşıyor. Birleşmiş Milletlerin, Suriye ye uluslar arası yaptırımların uygulanması hakkında ki tasarıyı, Rusya ve Çin veto etti. Libya için onay veren Rusya, Suriye için veto ediyor. Rusya, Çin’le birlikte hareket etmeleri, ilerde İran’a yapılacağı söylenen müdahalenin o kadar kolay olmayacağının bir göstergesidir.  Altı ay öncesine kadar kol kola girdiğimiz, Asi nehrinin kardeşliği, sınırları kaldırma vb söylemlere dayandırılan dostluk ne çabuk yıkıldı ki, Suriye ye düşman kesildik. Sınırda gözdağı operasyonu yapıyoruz.  Libya ya müdahaleyi neden onayladılar. Bence yenidünya düzeni rotasını şaşırmış, tek güç dünyayı dengesinden çıkarıyor.
Malatya ya yerleştirilecek kalkan konusunda nasıl bir tepki verecekler. İran’ın kalkan konusunu kabul etmeyeceği kesin. Rusya, bu konu da tabi ki endişeli.ABD savaş gemileri, kalkanların yerleştirilmesiyle, Akdeniz bölgesine demir atacaklar. Bu ne demek , ABD kendisi ve İsrail için tehlike gördüğü anda Karadeniz’e çıkma hakkını kazanması demektir. Yani geçen sefer insani yardım adı altında çıkamadığı Karadeniz’e istediği anda çıkması demektir. Montrö anlaşmasını delmektir.

Dünya iki başlı düzene gidiyor, peki biz bu iki başlı düzenin neresinde duracağız. Denge unsuru mu olacağız, ya da taraf mı? Tabi taraf olmayan bertaraf olur sözünü unutmayalım.
Bu güzel ,İstanbul gününde, hiçbir emperyalist gücün, gemilerini bırakın, takalarını bile görmek istemiyorum, boğazı süsleyen gerdanımda al beyaz bayraktan başka.

Türkan Kebeci
turkankebeci@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder