4 Ağustos 1927
yılında Ankara da dünyaya gelen
yazarımız edebiyatımızın mihenk taşlarındandır. Babası Hayri beyin subay
olması nedeniyle ailesinden uzaklarda yaşaması Turgut Uyar’ı derinden
etkilemiştir.İlk okula başlamadan babasını kaybetmesi ile duyduğu baba özlemi bir yanının eksik hissetmesine ve onun naif bir kişiliğe sahip olmasında en
önemli etken olmuştur. Şairimizin bu ruh hali yaşamı boyunca devam eder. Naif ruh
halini şu cümlelerle kaleme alır.‘’ Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya
hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem ’yapma oğlum o içli bir çocuk’ derdi’’ Bursa Işıklar lisesi ve askeri memurlar
okulunu bitirdikten sonra Posof, Terme ve Ankara da personel subayı olarak
görev yaptı. İlk evliliği annesinin isteği kişiyle yaptı. 18
yaşında baba olan Uyar ilk eşinden olan 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde
büyüttü. 1958'de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi'nin
Ankara şubesinde çalışmaya başladı. Artık
bilinen bir şair olmuştu ve en iyi arkadaşları arasında Cemal Süreya, Edip
Cansever, Nurullah Ataç, Muzaffer Erdost vardı. Halkla ilgili şiirlerden daha
çok varoluşsal şiirler yazmaya başladı. Şiirlerinde Nazım, Orhan Veli, Cahit
Külebi den esintileri bulmak mümkündür. Çocukluğunda ki ağlamaklı ve sıkıntılı
ruh hali ömrü boyunca devam etti. 1966
yılında eşinden ayrılıp İstanbul’a yerleştiği dönemde Cemal Süreya ile ilişkisi bitme
aşamasında olan Tomris Uyar ile şiir üzerine
mektuplaşmaya başladılar. Turgut Uyar
yedi yıldır şiir yazmıyordu, Tomris hanımın sürekli mektuplarında yazmasını
tetiklemek için konuşmaları, telkinleri ve ricaları yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden uyanmaya
başladı. Bu mektuplaşmalar 1969 da
evlilik ile sonuçlandı. Yedi sene şiir yazmaya ara veren yazar yazmaya Tomris
Uyarla beraber başladı ve en güzel şiirlerini ona yazdı. 12 Mart muhtarısın dan
sonra öldürülen gençler onu derinden etkiler ve şiirinde başkaldırışa dönüşür.
Kanın
ateşin ve seslerin böyle cömertçe kullanıldığı
böyle sorumsuzca kullanıldığı bir dönemde
herkesin şimdilik hakkı vardır hüzünlenmeye
yukarda dediğime bakma aslında
başarısız boktan bir kış geçirdik
kanımız bile doğru dürüst akmadı
bir sürü çocuğu öldürdüler.
böyle sorumsuzca kullanıldığı bir dönemde
herkesin şimdilik hakkı vardır hüzünlenmeye
yukarda dediğime bakma aslında
başarısız boktan bir kış geçirdik
kanımız bile doğru dürüst akmadı
bir sürü çocuğu öldürdüler.
12
Eylül darbesi de onu derinden sarsar bir şeyleri değiştirmek için yazdığı
şiirler insanları ve düzeni değiştirmedi. Tüm şairler gibi yazmaya devam etti.
Eylül
toparlandı gitti işte
ekim filan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar..
ekim filan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar..
Darbeden
dört yıl sonra siroz hastalığına yakalanır ve tedaviyi kabul etmez. 1985
yılında çok sevdiği eşinin yanında sıkıldığı bu dünyayı sessiz sedasız
bırakır..
Herkesin
Bir umudu vardır,
Bir savaşı,
Bir kaybedişi,
Bir acısı,
Bir yalnızlığı,
Bir hüznü…
Çünkü herkesin bir gideni vardır,
İçinden bir türlü uğurlayamadığı…"
Bir umudu vardır,
Bir savaşı,
Bir kaybedişi,
Bir acısı,
Bir yalnızlığı,
Bir hüznü…
Çünkü herkesin bir gideni vardır,
İçinden bir türlü uğurlayamadığı…"
Sonra
dalacağım kalabalığa.
Ya hep bildiğiniz o yere gideceğim.
Günüme göre.
Ya da yolüstü bir kahveye oturup
orta şekerli bir kahve içeceğim
Ne derseniz deyin ardımdan.”
Ya hep bildiğiniz o yere gideceğim.
Günüme göre.
Ya da yolüstü bir kahveye oturup
orta şekerli bir kahve içeceğim
Ne derseniz deyin ardımdan.”
Senin
ardından söylenecek tek şey sana dar gelen bu dünya da bizler göğe bakmayı
öğrendik. Nurlar içinde yat..