7 Mayıs 2017 Pazar

FARKINDA MISINIZ?




Farkındalık çağımızın kelimesi. Farkındalık yarat, farkındalık yaratmıyor sun  sıradan sözler, sıradan olaylar, sıradan kitaplar gibi gibi sözlerle çok karşılaşırız. Peki farkındalık nedir? Yada farkındalığın ne demek olduğunu biliyor muyuz? Çağımızda birbirine karışan tanımlar silsilesinden biri mi?
Farkındalık; Yargısız bir şekilde şimdiki ana odaklanabilmek amacıyla,dikkatinizi toplayabilmektir (John Kabat-Zinn).
O zaman farkındalık bir şeye karşı dikkatin toplanması ve yaşanan anın farkına varılmasıdır. Neden sık sık bu kelime ile karşılaşıyoruz, neden farkına varamıyoruz? Bizim kendimizi tanımadığımızı, kendimizden başka kimseyi düşünmediğimizi, her şeyin kolay ve çabuk tüketilen zamanın çarkları içinde yaşayıp gitmemiz neden olarak gösterilebilir. Bireysel farkındalıkdan daha ziyade toplumsal farkındalığa değinmek istiyorum.
Dikkat toplamak veya dikkat çekmek için çeşitli konularda bir çok reklam kampanyaları, faaliyetler yapılmaktadır. Özellikle sanal ortamlarda dikkat çekmek veya dikkat toplamak için bir çok anket, uygulamalara denk geliriz. Öyle olur ki çığ gibi büyüyen bu uygulama amacından, iyi niyetinden saptığını bile görürüz. Size örnek meme kanseri için kadınlar arasında başlatılan doğum ay ve güne göre değişen yiyeceklerin kullanılarak belirlenen zaman içinde yemedim uygulaması. Mesela 15 haftadır çilek yemedim.  Bu olaydan haberdar olmayan erkeklerin çoğu bu uygulamaya haklı olarak kendilerine göre cevap veriyorlar ve olay komik boyut alıyor. Yargılamadan, düşünmeden yada amacına hitap edip edilmediğine bakılmadan çığ gibi büyüdü. Meme kanseri ile yemenini ne ilgisi var. Yada bu kampanya ile ne kadar bayan mamografi çektirdi, yada erken tanı konuldu belli değil sadece eğlenceye dönüşen bir kampanya olmaktan ileri gidemedi.Neden böyle bir şey denendi? Meme demek ayıp mı? Neden kadınlar arasında? Meme kanseri bir hastalık değil mi? Sadece kadınlarda mı görülüyor?
Meme kanseri bir hastalık, Meme de vücudumuzun bir organı anne olmanın var oluşu. Hastalığa dikkat çekilmesi esnasında erkeler tarafından  cinsel obje olarak görülüyorsa onlarada denilebilecek en güzel cevap Allah akıl fikir versin olur. Meme kanseri sadece kadınlarda değil erkeklerde de meme kanseri görülmekte hatta daha riskli.
Gelin açık açık yazın meme kanserin de önemli olan erken tanı, memenizi kontrol ettirin diye.
Yaratmak istediğiniz farkındalık yani dikkat çekme veya dikkat toplama olsa bile neye nasıl hizmet ettiği, faydalık oranı vb. sorulara cevap verip akıl süzgecinden geçirilmelidir.
Hadi insan oğlu hastalıklarda erken tanı için memenizi kontrol ettirin.
Farkındalığınız insan olmak olsun.
Sağlıcakla kalın.
Türkân Kebeci Şahin
turkankebeci@gmail.com

2 Mayıs 2017 Salı

ÇELİŞKİLİ TOPLUM OLDUK!


Hayat çelişkilerle dolu diyerek yazıya başlarsam yanlış olmaz. Aslında hayat değilde hayatı anlamlı kılan insanların neden olduğu olaylar çelişkiyi yaratıyor. Benim için çelişkilerle başlayan bir gün,  aslında çelişkileri aklıma doladığım bir gün desem daha doğru olacak. Çelişki denilince farklı anlamları yüklememek adına çelişkinin Türk Dil Kurumunun tanımına bakalım. Çelişki; Söylenilen sözlerin, yapılan davranışların birbirini tutmaması, tenakuz, paradoks.
Demek ki söylenen ile uygulamanın tutmaması çelişki ise bu gün çevremize baktığımızda ne kadar çok çelişkili uygulamaların olduğunu yada çelişkili insanların olduğunu görürüz.
Bana göre çelişki olarak yorumladığım durumları sizle paylaşacağım ve kararı size bırakacağım.
  1. Bu ülkenin ve 20.yy dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu ‘Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Ne yazık ki bu yüzyılın dahisi (Atatürk’ü kastederek) Türkler’e nasip oldu ve o da bizim karşımıza dikildi! Lloyd George sözünün pekiştirici olduğunu düşünüyorum. Peki Atatürk milli sermayeye önem vermiş ve milli sermayenin gelişimi için üretime ağırlık veren lideri anlamak için yerli üretime ağırlık vermek gerekir. Üretmek üretmek; fikir üretmek, emek üretmek, ülke ekonomisine girdi sağlamak bunlar için çalışmak çalışmak çok çalışmak gerekir. Atatürk’ü savunmak bu şekilde olabilir. İthal edilen arabaların üzerine Atatürk’ün imzalı stickerlarını yapıştırmak demek onu anlamak veya sevmek değildir. Hem Atatürk’ü seveceksiniz ama hazır ithal arabalara bineceksiniz. Nerde üretim ve nerede milli sermaye nerede düşünen üreten nesil.
  2. Aynı durum ‘Huzur İslam’da’ diye yazacaksınız ama hak yiyeceksiniz, hukuku çiğneyeceksiniz, din adı altında insan öldürceksiniz. İnsanlara fakirliği imtihan diye sunarken lüks içinde yaşayacaksınız.
  3. Gelelim 1 Mayıs’a, işçinin hakkı, emeğe saygı diyeceksiniz sendikalar tüm emekçileri alanlara dökeceksiniz, bağırıp çağırarak konuşacaksınız. Davul, zurna, oyun halay ve fotoğraflara parti liderleri ve partinin ileri gelenleri bir sonra ki seçim için kravatlı gülen yüzlerle poz vereceksiniz. İşte size emekçinin 1 Mayıs’ı diyeceksiniz. Kıdem tazmintı, taşeronluk, ücretler, fazla çalışma saatleri, çalışma koşulları, sigortasız, kayıt dışı çalıştırma, asgari ücretten kesilen vergi yükü, işçi sağlığı ve iş güvenliği olmayan ortamlar, iş kazaları ve işsizlik oaranlarında artış vb. İşçinin yukarıda ki sorunlarına  çözmeyen, çözemeyen veya sendika çıkarlarını önde tutan, işveren ile danışıklı döğüş içinde olanlar yüzünden  hakkını alamayan emekçi kardeşlerim bumu bayram… Ama sendikalar  bağıra bağıra konuştular senin karşında. Sendika başkanları işçilere, emekçilere gerçek bayramı haklarını alarak yaşatmalıdır. Bayram neşedir, sevinçdir, huzurdur. Acının içinde bayram yaşanmaz.
Bu olaylar bireysel ve toplumsal çelişkilere örnek olarak verilebilir. Peki neden diye soracak olursak; Çıkar ve menfaatlerimizi her şeyden önde tutma hırsı, kolaycılık, rahat yaşamak için hukuku, adaleti toplumun üst kademesinden  en alt kademesine kadar çiğnenmesi ve cezaların caydırıcı olmaması gelmektedir. Birde içsel alanımızla, dışsal alanın uyuşmaması çelişkileri doğuran ana nedendir diyerek bu örneklerin çelişki arz edip etmediği kararını size bırakıyorum.
turkankebeci@gmail.com