18 Haziran 2017 Pazar

KATAR VE AMBARGO, SONUÇ SİLAH ANLAŞMASI





Bir krizin ortasındayız. Malum gündemi son günlerde meşgul eden Katar krizi. Katarın coğrafyada yaratmaya başladığı sıkıntının detayı aslında, Dünya doğal gaz rezervinin büyük bir bölümüne sahip olan Katar ve İran doğal gaz alanlarını üretime açma kararı,  bölgede dengelerin bozulacağı endişesi ABD’ yi harekete geçirdi.
İran ile yakınlaşma Suudi Arabistan ve İsraili endişelendirdi. Güçlü bir İran istenmiyor.
Katar Suriye’de Esad’a karşı muhalif güçleri destekledi. Yani taraflar belliydi. Sunni ittifak ve yanlarında Amerika,  karşıda Şii ittifak yanlarında Rusya…
Suudi Arabistanın öncülüğünde coğrafyanın güvenliği için Askeri İslam ordusunaTürkiye’de destek vereceğini ve asker göndereceği açıklamaları basında yer aldı. Peki kim var bu Askeri İslam İttifakında; Suudi Arabistan, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 33 ülkeyle birlikte ‘Teröre karşı İslam ittifakı’ oluşturduğunu açıkladı. Merkez Riyad olacak ve askeri güç kurulacak. İran ittifakta yer almıyor. Oluşturulan askeri ittifaka dahil olan ülkelerin arasında Türkiye, Mısır, Ürdün, Katar ve Pakistan yer alıyor ( 15.12.2015 internethaber.com).
Şimdi teröre karşı kurulan ittifakın içinde ki Katar teröre destek vermekle suçlanıyor. O zaman terör unsuru Katar mı oluyor? Bu durumda Katar Suriyede ki muhallif güçleri desteklemekten vaz geçecek anlamı mı taşıyor? Katar’a asker gönderdik ve Askeri İslam İttifakında yer alıyoruz.
Buraya kadar neyse diyelim Katara kaşı olan ve bu durumun sorumlularından biri olan ambargo ilan eden ABD iken BBC’nin haberine göre Katar ABD’den 12 milyar dolara’ F-15 savaş uçakları alacak.
Trump değil miydi terörizme destek vermekle suçlayan?
Donald Trump ise geçen hafta Cuma günü Katar’ı terörizmin “üst düzey sponsoru” olarak göstermedi mi?
Tüm bu olayların başını ABD ve Suudi Arabistan çekerken, Katar silahları ABD’den alıyor ve Suudi Arabistan ile 110 milyon dolarlık silah anlaşmasını imzalıyor. Silahların menşe-i USA,  kullananlar İslam ülkeleri ve Müslümanlar.
Hepinizin tepki vereceği başka bir durum bir iki gün önce;
Katar’ı abluka altına alan ülkelerin baş aktörü Suudi Arabistan’dan komik bir açıklama geldi. Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanı, eğer ihtiyaç duyuluyorsa Katar’a gıda ve ilaç sağlayacaklarını söyledi.
Bundan sonra çanlar kimin için çalar derseniz birileri için çalacağı kesin ama çanlar Suudi Arabistan içinde çalacak.
Suudi Arabistan kimden korkuyor, çevresinde ki tüm komşu ülkeleri Arap ve Irak haricinde ki tüm komşuları Sünni Müslümandır. El kaide oluşumundan çekindiği için silahlanıyor, El kaide’nin kurucusu, silah veren fakat sözde çatışan Amerika. Diğer ülkeler içinde durum bundan farklı değil, bu sefer düşman Sünnilerin, Şiiler oluverir. Suriye, Sünni, Şii ve Kürt bölgesi olarak üçe bölünme aşamasında. İran ise etnik yapı olarak parçalanması daha kolay olacaktır. Fars, Azeri ve Kürt olarak üç bölgeye parçalanması söz konusu. Tuzunun kuru olduğunu düşünen, Suudi Arabistan bugün değilse yarın parçalanma senaryolarına maruz kalacak. Etnik ve dini yapı olarak parçalanma olasılığı az görülmektedir. Fakat % 85 Sünni yapıyı oluşturan dini inanışı çok fazla mezheplere dayanmaktadır. Mezhepler arasında yaratılacak bir ikilem veya verilen fazla destekle üç, dört  bölgeye parçalanabilir (2012, Ortadoğunun Yapısı; http://turkankebeci.blogspot.com.tr).

Savaşın eşiğinde bir coğrafya da bu olaylar yaşanırken ‘Tır Dosyası’ karara bağlandı.Olay sonucunda ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı ‘Adalet’ yürüyüşünü başlattı. Tüm dikkatler ülke içine toplandı. Gündem değişikliğine odaklanmışken başka gelişmeleri atlamayalım.
Birilerin elinde ipler, bir Katar bir Suudi Arabistan’ı çekip çekip duruyor. Aman güvenip de  taraf olmaya kalkmayalım, bizi ortada bırakıverirler.
Dünya Savaşa Dönerken Hukuk Herkes İçin Lazım Olacak.

17 Haziran 2017 Cumartesi

KORKMA? CANAVAR YEMEZ


Korkmak insani duygu. Ruh halimize bağlı olarak zaman gelir yerli yersiz korkuları oluştururuz. Yükseklik korkusu, karanlık korkusu, kapalı alan korkusu, hayvan korkusu, ölüm korkusu, yalnızlık korkusu, aldatılma korkusu gibi gibi gider korkular. Yaşanılan tüm korkular bireysel yaşanmışlıkların etkisi ile ortaya çıkan psikolojik durumların fizyolojik yansımaları ile yaşam alanlarımızı daraltarak ilişkilerimizi çekilmez kılarız.  Tür Dil Kurumu korkuyu; Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü olarak tarif ediyor.
Peki bireysel korkularımız ne zaman başlar? Çocukluk dönemlerimizde ilk temelleri atılır, bir çok anne babaya göre eğitimin ve yönetmenin bir çeşidi olarak görülür. Örneğin; yemeğini yemezsen arkandan kovalar, rüyana girer, canavarlar gelir, doktor amca iğne yapar. Uyumazsan seni çingeneler alır, bak köpekleri çağırırım gibi söylemler ile ilk temelleri atılır. Ölürüm beni göremezsin, seni hırsızlar alır, babana söylerim… Büyüdükçe bu korkulara uçak, ölüm, kaybetme, sözlü, sınav korkuları eklenir. İleri ki dönemlerde  aşk korkusu, iş korkusu ve gelecek korkusu eklenir de eklenir. Zaman içinde bu korkular yenilmez ise her şeyden tırsarız.
Buraya kadar olan tüm korkular bireyseldir ve psikolojik destek alınarak yenilebilir. Yada çocukluktan atılan bu korkulara neden olan anne, babalara veya adaylarına bu konuda eğitimek gerekir.  Bu korkulardan başak bir korku var ki işte o korku nasıl yenilir inanın bana bilmiyorum.
Şimdi diyorsunuz bu nedir? Devletin halk korkusudur. Koskoca devlet halkından korkar mı? Korkar hemde bal gibi korkar. Devletin korkuları…
Toplanma korkusu, türkü korkusu, yürüyüş korkusu, ıslık korkusu, kitap korkusu, açık alan korkusu, marş korkusu, karanlık ve insan korkusu.
İşte size örnek; Ankara valiliği hava kararmaya başladığı andan itibaren sesli türkü söyleme yasağı ve eylem yasağı getirdi. İçimden ıslık çalıp sesli sesli türkü söylemek geliyor mesela Selanik türküsü ne güzel gider ‘Çalın Davulları Çaydan aşağı’ve ‘Benden selam olsun Bolu bey’ine’. Allah’dan İstanbul’da yaşıyorum. Ankara’da yaşasam sesli söyleyemezdim. Türkü de sessiz söylenmez ki birde ‘Lorke’ çalarsa…
Devlet bir dönemde kitap toplamıştı. Korkudan  az mı kitaplar yakılmadı bu ülkede. Korku imparatorluğu kurulmaya çalışılıyor. Ağzımızı açmaya, iki satır yazmaya korkar olduk.
Beyler, korkunun ecele faydası yok.
Bizler türküde söyleriz, halayda çekeriz.
Türkân Kebeci Şahin