Taksime park yapılmasını protesto etmek için
başlayan Gezi eylemlerin 9. Günündeyiz.
Cuma günü polisin göstericilere müdahale etmesi ile başlayan
gerginlikler, başbakanın söylemleri ile hat safhaya ulaştı. Başbakanımız bu
gergin ortamı bırakıp Afrika gezisine çıktı. Ülkede oluşan gergin havayı
yumuşatmak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İle Başbakan’a vekâlet eden Bülent Arınç’
a kaldı.
Başbakanımız bu akşam yurda dönecek. Merak edilen
bundan sonra ne olacak. Bu hava böyle devam edecek mi? Ya da söylemleri ile
tekrar gerecek mi? Devlet kurumları
tarafından yapılan açıklama bu gezinin daha önceden planlandığı yönünde. Planlı
ise; gelişmelerden kendisi haberdar edilmiştir. Fas’ tan Tunus’ tan şekillendirerek , Arınç’ a yapılması gerekenleri bildirmiş yada
giderken yapılması gerekenleri hazırlayıp bırakmış olabilir. Başbakanımız gibi
her şeyin kendi kontrolü altında olmasını isteyen bir lider arkasından işlerin
düzenlemesini istemez.
Sakinleşen ortamı germeden yumuşak söylemler ile
devam edip, Gezi parkından eylemciler çekildikten sonra bir gece ansızın bildiğini de
okuyabilir. Olmaz demeyin.
Gerginliği tırmandıracak. Gergin ortamı yeni anayasanın kabul zemini için kullanmayı da düşünebilir.
Ya da yatışan havanın
sükunetini başkanlık seçimine kadar korumak.
Tabii bu üç olasılıkta
mümkün.
Dış basın ise; yapılanları ve söylemleri diktatörlük olarak
görmekte. Amerika basınından muhtıra
niteliğinde açıklamalar geldi.
Diğer
muhtıra ise cemaatten geldi.
'Yetmiş milyonun hükümeti olarak davranmaya, demokraside sandık elbette her şey demek
değildir. Anacak demokrasilerde sandıkla gelenin sandıkla gideceği de akıldan
çıkarılmamalıdır. Polisi de eleştirerek zulme zulümle cevap vermeyin demişti.'
Bu söylem Cumhurbaşkan’ ın söyleminin neredeyse kopyası.
Bakış zaviyemizi bir kere daha gözden geçirmemiz lazım.
Acaba kabahat bu meselelere karşı umursamazlık içinde bakan, her şeyi hafife
alan, "şuydu, buydu" deyip geçiştirende mi? Yoksa sokakları bir
yönüyle harp meydanlarına çeviren insanlarda mı? Ya da bütün bunların kabahati,
sistemde mi? Bizim iyi nesiller yetiştiremeyişimizde mi? Onlara yürekten sahip
çıkamayışımızda mı? O zaman sistemin gözden geçirilmesi lazım. Bizim,
düşüncelerimizi bir daha gözden geçirmemiz lazım. Biz ettiysek bunları, bence,
kendimize dönerek, kendimizle yüzleşerek, burada kendimizle hesaplaşarak, daha
büyük hesaplarla karşı karşıya kalmamızdan sıyrılmamız lazım. Şimdi kendimizle
yüzleşmezsek şayet, kendimizle hesaplaşmazsak, altından kalkamayacağımız
hesaplarla karşı karşıya kalırız, hafizanallah.
Yapılan açıklamalardan alınan paragraflar da, kısaca başbakana temkinli ol mesajı veriliyor.
AKP’nin içinde cemaate yakın olan bir çok bakan ve milletvekili var. Buda Abdullah Gül’ün başkanlık sistemi için şansını arttığının bir
göstergesidir. Belki de AKP den
kopmaların başlamasına tanık olabiliriz.
Yeni bir partinin doğum sancıları da olabilir.