29 Eylül 2019 Pazar

Siyasetin Karıştığı Sivil Toplum Kurumlar

Dini siyasete alet etmenin ne kadar tehlikeli olduğunu yaşanan olaylarla gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Makamlara gelmek için ''Ne istedilerse aldılar''. Yargıda, siyasi partilerde, devletin tüm kurumlarında hatta emniyet ve askeriye de söz sahibi oldular. Temizlenmeye çalışılıyor, temizlemek imkansız değil yeter ki yönetenler kararlılık göstersin. Nasıl bir zamanlar başörtü prim yapıyordu şimdi de fetö prim yapıyor.
Tüm bunlar siyasete dini veya dine siyaseti alet etmenin sonuçları. Bunun kadar önemli olan başka bir durumda STK'ları siyasete alet etmek. Siyasi partilerin STK ziyaretleri çok sıklaştı. STK'lara siyaseti alet ettiğiniz takdirde benzer sonuçlarla karşılaşacağız. STK'lar seçim bölgesinde ki nüfuslarına göre siyasi partilerden taleplerde bulunuyorlar ve bu talepler doğrultusunda STK lar adaylarını belirliyor. Bu belirlemeleri liyakata uygun yaptıklarını düşünmeyin. Düşünürseniz zaten yazık olur. STK'larda da hangi üyeler başkana yakın ise o listede yer alır. Nerede liyakat nerede eğitim ve nerede strateji bunların hiç biri olmaz. Başkana yakınlığın boyutlarını zaten açıklamaya gerek yok. Burada da biat ortaya çıkar ''Tamam başkanım, olur başkanım....'' Bu yöntem ile özellikle şehirlerde çoğulcu demokrasi ile yönetimde söz sahibi olunacak denen söyleme katılmıyorum. Bu şu demektir nüfusun kadar yönetimde yer alırsın. Sivil Toplum Kuruluşları toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan birliktir. Sivil toplum örgütleri oda sendika vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir.
Vakıf dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.
STK'ları siyasi menfaat peşinde koşmak mecburiyetinde bırakırsak hele buda siyasete alet ederek olursa yakın zamanda STK ların kapışmalarına tanık olacağız. Bırakında STK lar yardım faaliyetlerini yapsın. Yönetimde hangi STK'nın memleketlisi varsa kendi memleketlisine öncelik vermesi bu olaylara mahal veriyor. Dil, din, ırk, hemşehricilik ötekileştirmeden başka bir şey değil. Tüm bunlar biat kültürünün zeminini oluşturuyor. Çoğulcu demokrasi diye bir kavram sadece gruplaşmaya götürüyor. Demokrasi de her bireyin eşit haklara sahip olması demektir. Şehirde hangi STK'nın A iline ait olan üyesi fazla ise o A ilinin insanları yönetimde söz sahibi olacak diyen bir mantaliteyi bu yüzyılda anlamak mümkün değil? Anlamıyorum...