4 Ocak 2018 Perşembe

Sosyal Varlık İnsan ve Hedonizm


M.Ö. 400’lü yıllara dayanan hazcılık yada Hedonizm Sokrates’in öğrencisi Aristippos’un öğretisidir. Bu düşüncenin temelini haz oluşturduğuna göre hazzı tanımlamak gerekir.
Haz; Hoşa giden bir şeyin yarattığı duygu olarak tanımlayabiliriz. Hoşa giden her duygu mutluluk verdiğine göre Hedonizm’in temelinde mutlu olmak yatar. Eğer bir eylem gerçekleştiğinde kişiyi mutlu ediyorsa yapılan eylem doğru olarak kabul edilir. Zaten insanda mutlu olmak için uğraştığına göre özünde hedonist bir varlık olduğunu söyleyebiliriz. Özünde hedonist bir varlık olan insan birbirine benzemediği gibi haz alacağı yani mutlu olacağı şeylerde farklıdır. Örneğin; Üzücü bir olayla karşılaştığımız zaman hepimiz aynı davranışta bulunmayız, acımızı azaltmak ve mutlu olmak için kimimiz alışverişe çıkar, kimimiz deniz kenarına koşar, kimimiz müziğe sarılır, kimimiz tasvip etmesek de maddelere sarılır. Hedonizm acıdan kaçmak mutlu olmak olduğuna göre acı karşısında farklı eylemlerde bulunuruz ve yaşadığımız mutluluğun derecesi bile farklıdır.  Buraya kadar yapılan açıklamalardan yola çıkarak haz duygusu bireysel eylemler için geçerli olduğundan evrensellik taşımaz. Yani evrensel ahlak yasası yoktur. Bireysel olarak haz aldığımız yani bizi mutlu eden eylem doğru eylem olduğundan yaptığımız bu eylemimizin evrensel ahlak değerlerine uyma zorunluluğu yoktur. Yani toplumsal mutluluk değil bireysel mutluluk peşinde koşmuş oluyoruz. Bireysel mutluluk peşinde koşarken başkalarını düşünmeme, yaptığının doğru olması, evrensel ahlak açısından bakılmaması insanları bencilliğe, yalnızlığa, doyumsuzluğa ve duygusal boşluğa itecektir. Sonuç olarak bencil, doyumsuz, egoist, ben bilirim, benim doğrum diyen ve ruhsal çöküntü sonucunda gelen buhranların altında ezilen ve sonuçta cinnet geçiren bireyler. Cinnetin sonucu kişinin çevresine zararı ve kendine zararı sonucunda  toplumun ahlaki çöküntüsü yani toplumsal olaylarda patlama. Hırsızlık, cinsel taciz, tecavüz, insan öldürmeler vb olaylarda artış yaşanacaktır. Hazın veya mutluluğun süreklilik olmaması durumu da psikolojik buhranlara nedendir. Hedonizm düşünce etik olmayan yani evrensel ahlak yasasına ters düşen hedonist insanlar popülasyonun da hızlı artış var hatta popüler düşünce haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Madem mutlu olma, haz alma insanın özünde olan bir duygu ise bu düşünceyi bireysel ve toplumsal etkileşimide göz önünde bulundurarak kişinin çevresi mutsuz iken bireysel mutluluğunun bir anlam ifade etmediğinin anlatılması gerekir. Bireysel mutluluğun evrensel, toplumsal ahlaki değerlerine ters düşmeyen mutlulukları kapsaması gerektiği vurgulanmalıdır. Bu gün trend olan hedonistliğin olumsuz getirileri böylece aşılarak toplumsal, sosyal ve psikolojik çöküntüler bir nebzede olsa önlenmiş olur.
İnsan ne kadar hazza yönelen bir varlık olsa da bir o kadarda çevresiyle var olan sosyal bir varlık olduğunu da unutmamalıyız.
turkankebeci@gmail.com