Son bir hafta da ki gelişmelere bir bakarsak.
1. En bariz olay MHP Genel başkanı Devlet
Bahçelinin Tunceli ziyareti idi. Başbakanın gidemezsin restine karşılık yollara
düşüldü. Eğer ülkenin bir iline gitmek için bu ülkenin başbakanı rest çekiyorsa
bu hükümetin ayıbıdır. Bahçelinin güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Unutmayalım
ki başbakan polis ve koruma ordusu ile gidiyor. Bu olayın sonun da sözümüzü
dinledi kelimesi ise daha da vahim. Bu
sözler bana bir zamanlar Demirel ile Ecevit’in meydanlar dan yaptıkları söz
düellolarını hatırlattı. Tabi CHP bitti sıra MHP ye geldi denilebilir. Fakat
bunun maksatlı yapıldığını düşünüyorum. Malumunuz MHP mecliste AKP nin
kurtarıcısı oldu. Kurtarıcı olan bu partiye neden yükleniliyor. Batı da
milliyetçilik akımı ön plana çıktı bu akımın esintileri bize de geliyor.
2. Anayasa
mahkemesi bu hafta seçim barajını kaldırılması kararını verecek.
3. Alperen
ocakları, BBP den koptu.
4. Papanın
ziyareti.
5. TÜİK
başkanı aslın da halkın doğruyu söylemediğini, cebin de 100 TL olanın aslın da
1000 TL olduğu söylemleri..
Başlıklar altın da verilen söylemler incelenirse.
Hepsinin birbirine bağlı olduğunu görebiliriz. Beşinci madde den başlarsak;
Bizleri bekleyen bir ekonomik kriz var ve bu söylem bazı şeyleri bastırmak
içindir. Hükümetlerin geçmişine Baktığımız da ekonomik istikrarsızlıklar her
hükümetin gidiş zeminin hazırlamıştır. 2015 de bir ekonomik istikrarsızlık
görünmekte. Bu istikrarsızlık sermaye güçleri tarafın dan kredi notunu
fazlasıyla etkileyeceğinden ülkeye sıcak para girişin de sıkıntı yaşanacaktır.
Ekonomide ki bu durum en nihayetin de AKP nin oy kaybına neden olacaktır. Seçim barajı düşer ise ya da kaldırılmasıyla
birçok parti meclise girecektir. Oyunun boşa gitmesinden endişe duyan kesimin
mecburen AKP ye verdiği oylar başka partilere vermeleri ile AKP oy
kaybedecektir. Bu durumdan dolayı seçimlerde tek başına seçilememe ihtimaline
karşı MHP’ye bu şekilde yüklenmeler ile oy kazanımına sebep olarak meclis de
kurtarıcı rolünün devam etmesi sağlanacaktır.
Zaten hükümet kanadından yapılan açıklamalar
ile Alperen ocakların geleceği Alperen kardeşlerim söylemleri ile durumu
belirlenmişti.
Papanın ziyareti ise belli başına bir konu arz etmektedir.
Kimin kimi kutsadığı belli değil. Fakat Patrik ve Papanın buluşması Hristiyan
camianın birleştiğinin bir göstergesidir. Dinler arası diyalog la Türkiye yi kutsadılar.
İleri de ekonomik gelişmelere de öncülük edecek ve barış çubukları ile Hristiyan
camianın birliği sağlanıyor. Bura da ki
çelişkiye değinmeden geçemeyeceğim. Dünya Amerika ve Rusya çevresin de
kutuplaşmaya ve yeni paylaşımlara gidiyor. Bu kutuplaşma ve paylaşımlar üçüncü
Dünya savaşının yakınlaştığını göstermekte. Dünya savaşın da, birleşen Hristiyan camiası nasıl taraf
alacak. Rusya bir taraf da, Amerika bir
tara da. Ya da bu günkü kutsamalar
göstermelik mi? Malum paralel yapı da el
sıkışmıştı papa ile.
Bir de açılım süreci var. Bu süreç için 4-5 ay gibi
bir süre belirlendi. Sıkıntıların olduğu malum fakat güllük gülistanlık bir hava
yaratılmakta. Olumsuz havanın oy kaybına engel olmaması için seçimler Mayısa
kaydırılabilir. Seçim sonrası ise İmralı boşalır ve Cumhurbaşkanı ile başbakan
üçlüsü Nobel barış ödülünün yanına birde Vatikan dan Papanın elinden ödül almazlarsa
şaşırmayın.
Uyumadan seyreyledik deriz. Yaşayacak ya da bırakılacak
bir Türkiye kalırsa.
Tabi bunlar benim küçük senaryolarım. Düşünebilip ve görebildiğim kadarıyla. Komplo teorilerim kendi çapım da sakın üzerinize alınmayın..