27 Ocak 2015 Salı


YEMEN’E NE OLUYOR?
Yemenin dini yapısına bakarsak % 55 Sünni bu oranın da büyük bir bölümü Şafidir geri kalan % 45 de Zeydi dir. 
Etnik yapısı ise; Yemen: % 97 Arap, % 1 Güney Asyalı, % 1.2 Somali, % 0.2 Malaylar, % 0.04 Yahudiler den oluşmaktadır.
Yemen etnik yapı olarak parçalanması mümkün değildir geriye din kullanarak mezhep farklılıkları kullanarak parçalamak veya kargaşalar çıkartmak kalmaktadır.
William Christian Bullitt’in 1946’da otaya koyduğu soğuk savaş kuramına göre Tanrı tanımaz Komünizme karşı dine dayalı federasyonlar bölgesel federasyonlara dayanır.
Avrupa federasyonu : Hristiyanlık
Ortadoğu federasyonu: Müslümanlık
Asya federasyonu: Konfiçyusçuluk

Üzerine yapılandırılacak ve Sovyetler yıkıldıktan sonra kurulan bölgesel federasyonlar tek dünya düzeni içinde eritilecektir. Soğuk savaş süresince Türkiye’yi din devletine dönüştürülecek ve Ortadoğu da yeniden Osmanlılaştırmaya çalışılacak
( bkz: Ortadoğu’nun etnik ve dini yapısı).
W. C. Bullit’in 1946 yılın da ortaya attığı tez günümüzün gidişatına ne kadar uygun.
Avrupa malum geçenler de Papa’nın İstanbul ziyareti ile mezhep farklılıklarını kaldırarak bir çatı altında birleştiler. 

Türkiye de ki uygulamalar ise din ağırlıklı politikaların uygulamaları görülmektedir. Osmanlı merakımız ise her alanda görülmeye başlandı. Osmanlıca dil uygulama politikaları, Türkçe ye açılan savaş uygulamaları örnek olarak verilebilir.

Sıra geldi Ortadoğu’nun Müslümanlık yani Sunni çatı altın da birleştirilmesi ne. Suriye, Irak, Libya, Mısır ve son olaylar Yemen de yaşanmakta.. 
Olaylar bir incelenirse; Yemen’e Arap darbesi var. El Kaide ve Yemen İhvan’ı Islah Partisine savaş açan Husiler, devlet başkanı A. Mansur Hadi’ye düzenledikleri darbe ile ev hapsine aldılar. Paris saldırıların ardından, Kuaşi kardeşlerin Yemen El Kaide adına açıklama yapmasından sonra gerçekleştiği unutulmamalıdır. Husulerin arkasın da ki İran ile batının görünmeyen hafif desteği ve Hadiyi destekleyen Suudi Arabistan ve Arap birliğine destek veren Amerika görülmektedir.

Bu olay resmen mezhep savaşıdır. Husiler, Sünni iktidarın azınlıkları dışladığını iddia ederek daha fazla hak ve özerklik için 2004’ten beri Ordu güçleriyle çatışıyor. Sık sık tırmanan gerginlik son iki haftadır şiddetli çatışmalara dönmüş ve Husiler başkentteki etkinliğini artırmıştı.
Bun dan sonra, IŞİD’in Irakta yaptığı gibi zengin petrol ve doğalgaz açısından zengin kentlere sıra gelecektir.
Bu gün Türk heyetinin Somali ziyareti öncesin de heyete saldırı düzenleniyor ve bu saldırıyı El- Şebab üstlenmektedir. Bu örgüt El-Kaideli militanlardan oluşmaktadır. El-Şebab, Suudi kökenli Vahabiliği savunuyor. Somalililerin büyük bölümüyse Sufi. El Şebab bugüne kadar birçok Sufi türbesini yok etti.
Suriye de ki olaylar da zaten mezhep çatışmasına dayanıyordu. Türkiye’ nin Sunni yönetimin iktidar olması için çabaları ve Esad’ın direnişine İran’ın Şii desteğini biliyoruz.. Coğrafya Sunni bir din devletinin kurulması baskısına karşı Şii direnişidir.

Malum bu dini tüm oluşumlar bir birinin uzantısı ve destekleyen güç ve güçler bilinmektedir. Ne yazık ki bu oluşumlara verilen destekle Türkiye de bu işin içinde.
Kaynaklar: Orta Doğu’nun Etnik ve Dini Yapısı Türkan Kebeci
www.sondevir.com
www.aydınlıkgazetesi.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder