15 Temmuz 2011 Cuma

SÖZÜN BİTTİĞİ YER

Sözün bittiği yer var mıdır? Düşündüğünüz müddetçe sözleriniz elbette  bitmez. Her zaman konuşacak bir şeyler bulursunuz. Bulamadığınız an düşünmek istemediğinizdendir.
Dünden beri yaşananları düşünüyorum, düşündükçe bir çıkış noktası bulmakta zorlanıyorum. Nasıl geldik bu günlere, bu kaos ortamına ,nerede yanlış yaptık. Açılım adı altında başlatılanların faturasını ağır ödeyeceğimizi bilemedik. Fakat bu kaos ortamı bilerek hazırlandı, zeminin hazır olması gerekiyordu, seçim öncesi izin verilen olaylara, seçim sonrası birden yasakladık, yemin etmemekle tepkiler verilmeye başlandı. Başbakan önemsemedi bu durumu, gidiş hat planlandığı gibiydi, Diyarbakır da meclis toplandı Devletin başı sessiz kaldı, bu olayın fazla konuşulmaması için futbolda şike tutuklamaları ile konuşulmasını bırakın, düşünülmesine bile imkan verilmedi. Ben kendimi bildim bileli futbolda şike, hakemler hep konuşulur. Bu olayın seçim sonrasına bırakılması da inanın bana çok manidar geliyor. Bir olay diğer bir olayla ört pas edilmekte maalesef. Parçalarla uğraşıyoruz, bütünü göremiyoruz. Bunların üstüne birde on üç şehit haberini alıyoruz, acımızın gölgesi altında birileri çıkmış özerklik ilan ettiğini söylüyor. Şehitlerimize yanarken arkadaki özerklik kelimesini duymuyoruz bile, seçim sonrasında tükürdüğünü yalatmak yerine, ılımlı bir yaklaşımla bu gidiş hat çözülebilirdi. Çözümsüzlük sonucunda birileri de çıkar kendi çözümlerini uygular, bizde seyrederiz.. Şimdilerde moda olan yeni Osmanlı yakıştırmasını kendilerine seçenlere soruyorum, böyle bir durumda Osmanlı ne yapardı.
Kılıcı kınından çıkarır ‘bre zındık Devleti aliye ye karşı gelmek mi’ narasını atar, kelleyi götürürdü. Yeni Osmanlılar bırakın bunu yapmayı milletin önüne çıkıp siz ne diyorsunuz bile diyemedikten sonra Osmanlı olmaya yeltenmeyin bence. Onun için ruh gerekli…
Özerklik kelimesine alışıyoruz yavaş yavaş, millette bile tık yok, sonra sıra nerede, Karadeniz’e mi gelecek, korkum oradan göç eden Rumlara çağrı yapıp gelin buralar sizindi deyip vermeye yeltenirler, olmaz olmaz demeyin. Nelere olmaz diyorduk,  ama 8 yılın içinde oluverdi.
Kürdistan kelimesini telafuz edemezdik, şimdi konuşuyoruz, askeriye devlet ocağımızdı kimse yan gözle bakamazdı,  bırakın bakmayı kırk subayımızı  Hasdala  gönderdik bile, kürd halkımızla kız verir kız alırdık şimdi ise mahallemizde komşu olmalarına dayanamaz olduk, bunlar sadece birkaç örnek sizlere.
Halk olarak siyasiler kadar bizlerde suçluyuz  bu gidişattan, bu günkü koşulların böyle olmasından, bireysel çıkarlarımız için bana dokunmayan yılan bin yaşasın dedikçe yılanlar sardı etrafımızı.
Çok sevdiğim bir türkü; dağların ardındayım, garipler yurdundayım, sana yandım dal boylum.
Evet,  dağların ardında vuruldunuz,  garipler yurdunda değil atalarınızın can verdiği vatanın bağrındasınız,  fakat bu millet size yanar mı, işte bunu bilmiyorum…
Sözün bittiği yer burası olsa gerek….
Türkan Kebeci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder