29 Temmuz 2019 Pazartesi

2019 SEÇİMLERİ VE NEDEN İSTANBUL? -2


Ulus devletlerin parçalanması insan popülasyonun yer değiştirmesine yani insan göçüne neden olması toplumların demegrofik yapının değişmesine zemin hazırladığından dünya da göç sorununu doğurmuştur.
Geline noktada tüm sorunlar küresel sermayenin yani kapitalizmi tıkanma noktasına getirmiştir. Fakat kapitalizmin yerine yeni bir sistem geliştiremediğin den yayılımcı küresel sermayenin yaşatılabilmesi için yeni pazarlara ihtiyaç doğdu. 2007 yılından itibaren küresel sermayenin yeni yükselen değeri kentler oldu. Ulus devletlerin yıkılmasıyla coğrafi sınırların değişmesi ile kentler üretimin, ticaretin, finansın üssü haline geldi. Buda kentlerin kültürel yapısının, mekanlarının değişmesine neden olduğu gibi yerel yönetimlerin de değişmesinde en önemli sebeptir. Şehirler de mantar gibi biten sitelerin, kendilerine has donanımları, güvenliği olan topraktan uzak, dev gökdelenlerin olduğu lüks sitelerin inşa edilmesiyle birbirine benzeyen yapıların oluşması ile insanlar siteler ve sitelerin dışında ki apartmanlarda yaşayanlar olarak gelir dağılımı mekanlarla ayrıştırıldı. Hatta siteleri yapan inşaat firmaların marka büyüklüğüne göre gelir dağılımı sitelere göre de ayrıştırılmış oldu. Buda kentsel rantları, site rantlarını oluşturdu. Yerel yönetimler yasası ile yerel yönetimlere tanına özerklik yerel yönetimleri merkezi yönetimden uzaklaştırdı. Bu küresel sermaye için daha kolay yönetmek ve yeni küresel sermaye yönetimin doğması demekti. Kurucusu ABD’li yazar ve siyaset bilimci Benjamin R. Barber olan Küresel Belediye Başkanları Parlamentosu, Dr. Barber’ın 2013 yılında yayımlanan “Eğer Belediye Başkanları Dünyayı Yönetseydi?” adlı kitabında ortaya koyduğu yeni bir küresel yönetim platformu fikri ile ortaya çıktı. Bu fikir doğrultusunda 9-11 Eylül 2016 tarihlerinde dünyanın çeşitli şehirlerini temsilen 75’in üzerinde belediye başkanı, küresel dünyanın sorunlarını tartışacakları yeni bir platform kurmak üzere Hollanda’nın Lahey kentinde bir araya geldi. Yazının bundan sonrası küresel sermayenin merkezlerinden biri olan İstanbul için gelişmeleri içeriyor.
24 Nisan 2017 de İstanbul Tarabya Oteli’nde düzenlenen UNACLA Toplantısına, BM Yerel Yönetimler Danışma Kurulu (UNACLA) Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, başkanlık etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Küresel Görev Gücü’nün (UNACLA) önemli toplantısına ikinci defa ev sahipliği yapıyor. Toplantının açılışında konuşan UNACLA ve İBB Başkanı Kadir Topbaş, katılımcıları ilkbaharda lale zamanı İstanbul’da görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirterek, uluslararası alanda güvenilirlik ve temsil kazanmak için büyük potansiyele sahip UNACLA’nın başkanlık görevini sürdürmekten onur duyduğunu söylüyor ve Topbaşın konuşması şu şekilde devam ediyor; “Yerel ve bölgesel yönetimlerin kalkınmadaki önemli rolünü gösterme vakti geldi. Yerel ve bölgesel yönetimler olarak bizler, kalkınmayı herkes için mümkün kılan temel aktörleriz” ifadelerini kullanan Başkan Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü;“Bunu göstermek için pek fazla ilgi odağı olmayan, fakat çok önemli bir döneme geldik. Bu bağlamda 2016 önemli bir yıldı. Daha önce hiç olmadığı kadar belediye başkanı ve vali bir araya geldi ve temsil ortaya koydu. Yerel ve bölgesel yönetimler dünya asamblesi temsil gücümüzü arttırmayı başardı. Yerelde vatandaşların yapıcı bir şekilde küresel sorumluluklar almasına imkân tanıdı. Çözüm ve fikirler üretme, ilham kaynağı olmaları fırsatını sundu. Şimdi kollarımızı sıvayıp yeni işlere girişme zamanı… Ortak küresel eyleme yönelik taahhütlerimizi yerine getireceğimize inanıyorum. Ancak daha karmaşık ve belirsiz bir uluslararası ortamda işimiz hiç de kolay olmayacak. Şehirlerimizin katma değerini herkes için mümkün kılmak şimdi her zamankinden daha önemlidir.
Dünyanın küresel kalkınmada tarihin en kapsamlı gündemiyle karşı karşıya olduğunu, BM’nin 2030 gündeminin tarihte ilk kez kuzeyde ve güneyde, doğuda ve batıda dünyanın tüm ülkelerine uygulanabilir 17 taahhüt belirlediğini hatırlatan Topbaş, “Bu ortak amaçları düzenlemek inanılmaz bir zaman ve söz birliği oluşturma gayreti gerektirdi. Yerel yönetimlerin benzeri görülmemiş bir görünürlüğü ve varlığı söz konusuydu. “Kentsel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini” gerçekleştirmek bizim ortak savunuculuk çabalarımızın bir sonucudur. Kalkınmanın yerel olması gerektiğinin, yerel yönetimlerin tüm vatandaşlarıyla ve yerel gündemler arasındaki ilişkiyi kurabilecek kurumlar olması gerektiğinin tanınması sağlanmıştır. Diğer yandan yerel yönetimlerin gerçek ve somut çözümler sunması gerektiği de vurgulanmıştır” diye konuşuyor. Bu konuşmanın içinde geçen küresel eylem, küresel sürdürebilirlik, küresel taahhütler, küresel kalkınma sözleri aslında emperyalist küresel sermayenin süslenmiş halidir. (Devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder