12 Temmuz 2019 Cuma

2019 SEÇİMLERİ VE NEDEN İSTANBUL? - 1


Bu yerel seçimlerde ne oldu İstanbul bu kadar önem kazandı. Dünya basını bir yerel seçim sonuçlarıyla bu kadar çok ilgilendi. Neden Cumhurbaşkanı C.H.P’nin genel başkanı ile değil de İstanbul’un bir ilçesinin belediye başkanına bu kadar yüklendi. Bu sorulara cevap verebilmek için küreselleşmenin sürecine bakmak gerekir.
Küreselleşmeyi tek dünya, tek millet, tek para, tek kültür olarak tarif edersem çok da yanlış olmaz. Kültürlerin, ekonominin, siyasal yönetimlerin birbirine benzediği değil kopyası olan dönemi yaşıyoruz. Dünyanın bir ucunda olan olaydan anında haberimiz oluyor. Hatta özel bir eğitim kurumunun daha fazla öğrenci çekebilmek için ” Dünya insanı yetiştiriyoruz, Dünya dilini öğretiyoruz” verdiği reklam gelinen duruma güzel bir örnektir. Her geçen gün küreselleşmenin getirisi, insanı da küresel düşünmeye itiyor. Aslında itiyor demek hafifi kalır küreselleşmenin dibine itti. Bu durumu kabul etmeyen toplumlar kendi öz benliklerini ve değerlerini korumak için mücadele etmektedirler. Bu mücadeleyi eden toplumlar, ulusal bağımsızlığı savunan, üniter devlet yapısına sahip ulusal devletlerdir. Ulus devletleri gelişmeye açık olmakla birlikte kültürel yapının korunmasından yana olduğu için küresel sermayenin önünde ki en büyük engeldir. Küreselleşme ile sermayenin değişmesiyle doğan çok uluslu şirketler devletlerden daha fazla güçlendiler. Çok uluslu sermaye yeni pazarlar yaratmaları ve bu pazarlara hükmetmeleri yani sömürgeleştirerek daha fazla sermaye elde etmeleri gerekir. Çok uluslu şirketlerin küreselleşme olarak tanımlanan acımasız yayılımcı politikalarına ”Sermaye emperyalizmi” diye tanımlamak daha doğru olacaktır. Çok uluslu şirketlerin yeni pazarları ele geçirmesinde ki en önemli engel üniter devletlerdir. Üniter yapı gereği devletler egemenliğini, kültürünü korumak durumunda olduğundan sermaye emperyalizmin önünde ki en önemli engeldir. Bu engeli ortadan kaldırmanın tek yolu ulusal devletleri parçalamaktır. Küresel sermaye şirketleri giremediği ülkelere askerlerle girmiştir Yugoslavya, Irak, Suriye, Balkanlar, Sovyetler Birliği. Türkiye deki siyasi değişimden de küreselleşmeden nasibini aldı ve parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçti. Küresel sermaye Batı da devlet çıkarlarıyla sermayenin çıkarları uyum içindedir. Örneğin; Bush yönetimi ABD’nin büyük şirketlerinin desteği ile iktidara getirildi. Bush yönetiminin dünya üzerindeki işgalleri, ABD şirketlerinin dış pazar paylarını genişletti ve enerji üzerindeki denetimlerini arttırdı. O dönemde İngiltere’de İşçi Partisi hükümeti (Tony Blair hükümeti), Batı kapitalizminin yeni küresel işgalleri için Bush yönetimi ile işbirliği yaptı. Hem de, İngiliz halkının çoğunluğunun, “Irak’ın işgaline karşı” olmasına rağmen. Ancak burada “klasik demokrasi” işlemedi. Şirketlerin ve siyasetin oligarşisi egemen oldu;
Tek Dünya düzenin izlerini 1980 den itibaren hissetmeye başlıyoruz. 1990’lı yıllar tek dünya düzenin olgunlaştığı dönem olmuştur. Bu döneme yeni Kapitalizm yada yeni Emperyalizm diyebiliriz. Küreselleşmenin etkilerini;
Ekonomik,
Siyasi,
Kültürel,
Coğrafi
Teknolojik
olarak beş başlık altında toplamam mümkündür. Yukarıda küreselleşmenin kısa siyasi değişimine değindikten sonra biraz da diğer değişimlere değinelim.
Küresel sermayenin neden olduğu sorunlar; Küresel sermayenin tüketim talebini arttırması kaynakların hızlı kullanılmasına ve teknolojik gelişmeler iklim değişikliğine, mevsimlerin değişimine ve çevre kirliliğine kısacası dünyanın ekolojik dengesinin bozmuştur( Devam edecek).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder